Yüksek enflasyonla mücadele eden Türkiye ekonomisinde şirketlerin enflasyon muhasebesi yapma zorunluluğunun ortaya çıkacağını kaydeden MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, bu işlem sonunda oluşacak sanal kardan vergi alınmaması, özellikle küçük şirketlerin korunması gerektiğini söyledi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Nisan ayı Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Hamit İzol Başkanlığı’nda gerçekleşti. Meclise konuk olan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Dış Politika Direktörü Gülru Gezer, üyeleri “Değişen Dünya Düzeni ve Türkiye” başlıklı sunumuyla dünyada yaşanan gelişmeler konusunda bilgilendirdi. Toplantı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır’ın gündeme ilişkin değerlendirmeleriyle başladı. Yüksek enflasyon karşısında alınan tedbirlere değindiği konuşmasında Çakır şunları söyledi:
“Maliye Bakanlığımızın uyguladığı disiplinli, rasyonel ekonomi politikaları ve tasarruf tedbirleriyle ilgili çalışmaları doğru buluyoruz. Bizler de Ticaret ve Sanayi Odamız başta olmak üzere iş yerlerimizde tasarruf tedbirlerinin uygulanması gerektiğine inanıyoruz. Ancak, 2024 yılı başından itibaren Maliye Bakanlığımız tarafından uygulamaya konacak enflasyon muhasebesinden doğacak bu sanal kardan vergi alınmamasını talep ediyoruz. Son zamanlardaki yüksek enflasyon ve yüksek kurdan dolayı şirketlerin stoklarında, makine ekipmanlarında ve döviz olarak koydukları sermayenin değerlerinde çok artış oldu. Bu da şirketlerin bilançolarını şişirerek fiktif, yani gerçekte olmayan bir kar meydana getirdi. Faaliyetten oluşmayan, enflasyon muhasebesinden kaynaklanan bu karın vergisinin alınmaması gerekiyor. Özellikle sermayesi yetersiz küçük şirketler çok büyük zorluk yaşayacaktır. Maliye Bakanlığımızdan ekonomimizin omurgası KOBİ’lerin korunmasını talep ediyoruz. Enflasyon muhasebesinin geçici vergi döneminde değil, senede bir defa yılsonunda hesaplanmasının da az da olsa firmalara nefes aldıracağına inanıyoruz. İş dünyası olarak, rasyonel politikalar izlen Maliye Bakanlığımızın bu konuda da hassas davranacağına inanıyoruz.”
“Fuar organizasyonlarında uluslararası katılım artırılmalı”
Çakır konuşmasını Nisan ayında Meclis Üyeleriyle birlikte gerçekleştirilen Milano Mobilya Fuarı ile Hannover Messe Uluslararası Sanayi ve Teknoloji Fuarı katılımlarını değerlendirerek sürdürdü. Her iki fuarın da sektörünün en eski ve uluslararası anlamda en çok katılımlı fuarları olduğunu kaydeden Çakır, Türkiye’de ise iç rekabetin yüksek olması nedeniyle fuar sayısının çok arttığını bildirdi. 400 tane fuar firması bulunduğunu kaydeden Çakır, “Her ilde, her ilçede fuar düzenleniyor. Bunun yerine uluslararası katılımı artıracak marka değeri yüksek fuarlar düzenlenmeli” ifadelerini kullandı.
Çakır’ın ardından kürsüye gelen10 No’lu Komiteden Ali Esatoğlu üyeleri yeni tesis açılışına, 30 No’lu Komiteden Emel Bildik ise 9 Mayıs’ta düzenleyecekleri ‘Neden Sigortalanamıyoruz?’ isimli seminere davet etti. 12 No’lu Komiteden Hasan Hüseyin İpek Milano Mobilya Fuarını değerlendirdi. Fuarda minimal soft renkleri izlediklerini kaydeden İpek, “Biz de komite olarak karar aldık. Mersin, Adana, Ankara, İnegöl ve İstanbul’da yapılan fuarların aynı tarihlere gelmemesi ve sadeleştirilmesi adına çalışacağız” dedi. Hannover Messe Sanayi ve Teknoloji Fuarı’nı değerlendiren 27 No’lu Komiteden Cenk Cenkcimenoğlu ise, “Mersin’de bir yıldır dijital teknoloji, yeşil dönüşüm diyorduk orada da bizden 10 yıl önde olduklarını gördük. Treni yine kaçırıyoruz. Bir yılda bu döngüyü tersine çevirebiliriz çünkü Türkiye’ye çok önem veriyorlar” dedi. Cenkcimenoğlu Komitenin Mersin’de bir Ar-Ge Sanayi Sitesi kurulması talebini yineledi.
Gezer: “Türkiye bu yeni dünyada her yerde olmak zorundadır”
Toplantı TEPAV Dış Politika Direktörü Gülru Gezer’in sunumuyla devam etti. Değişen dünyada değişen dengeleri değerlendirerek iş dünyasının nasıl bir tutum izlemesi gerektiğini değerlendiren Gezer, iş dünyasına vakit kaybetmeden rekabetten kopmamak için teknoloji yatırımı yapmaları tavsiyesinde bulundu. Doğu’nun yükselişinden Rusya – Ukrayna savaşına, Filistin, İsrail, İran’daki gelişmelerden Türkiye’nin ABD ve AB ile ilişkilerine Ortadoğu’dan Türk Cumhuriyetlerine kadar geniş bir perspektifte konuşmasını sürdüren Gezer, dünyadaki değişimi ve Türkiye üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Türkiye’nin dünyanın ortasında olduğunu ifade ederek, “Biz Orta Asya’yız, Ortadoğu’yuz, Doğu Akdeniz’iz, Kuzey Afrika’yız, Karadeniz, Balkanlar’ız, Avrupa’yız” diyen Gezer, çevrede olan olumlu ya da olumsuz her gelişmenin Türkiye’yi doğrudan etkilediğini hatırlattı. Bu nedenle çok yönlü bir dış politika izlenmesinin Türkiye’ye her zaman kazandırdığını vurgulayan Gezer, “Son dönemlerde yükselen bir Çin, Asya, Afrika var. Bunların içinde nasıl yer almalıyız bunu belirlemek bizim için çok önemli. Türkiye değişen dünyada her yerde olmak zorunda” dedi.
“Rusya ile ticarete dikkat edilmeli”
Sunumunda Rusya ile ticarete dikkat edilmesi tavsiyesinde bulunan Gezer, yakın zamanda savaşın bitmesinin beklenmediğini hatırlattı. Rus firmalarla çalışırken mutlaka yönlendirme alarak ticaret yapılması gerektiğini belirten Gezer, ardından Türkiye – AB ilişkilerine değindi. Avrupa ile şu anda en ciddi sorun olarak vize görünse de daha önemli sorunlar bulunduğuna dikkat çeken Gezer, “Avrupa Yeşil Mutabakat ile karşımıza çıkıyor. Dünya çok başka bir noktaya evrilmişken biz halen 20. yüzyıl refleksiyle hareket ediyoruz. Biliyorum ekonomik kriz var yatırım yapmamız zor diyebilirsiniz haklısınız ama bugün bu yatırımları yapmazsak 21. yüzyılda Türkiye’nin bırakın markalaşmayı mevcut gücünü koruması zorlaşır. İleri teknolojiye yatırım yapmamız şart” değerlendirmesini yaptı.